ALZHEİMER MERKEZİ OLUR MU!
Geçen hafta Cuma günü bu sütunlarda “Akkoç’un ruhu sızlamasın” başlığı altında gündeme taşıdığımız Dağdibi’nde kaderine terk edilmiş Ahmet Akkoç-Belediye Hastanesi’nin öyküsünü dile getirmiştim.
Yazının son satırında burayla ilgili bir öneriyle konuya devam edeceğimin altını çizmiştim.
Büyükşehir Belediyesi, binayı hizmete sokmak adına bugüne değin ne yaptıysa tutmadı ya da tutturulamadı.
Önce “Doğum hastanesi yapılsın” dendi, olmadı…
Sonra “Adliye binası olsun” dendi, gerçekleştirilemedi.
Böyle ya da benzer girişimler de sonuç vermeyince, o güzelim 4 katlı bina öylece kalakaldı orta yerde, yetim misali…
Binayı hastane olacak şekilde planlayan ekipten kimse kalmadı hayatta...
Parayı veren, projeyi uygulayan ve hastane yapılsın diye çırpınan Ahmet Akkoç, Nurettin Sofuoğlu ve Dr. İbrahim Sağır yalancı dünyaya konup göçenler kervanına katılalı yıllar oldu…
Hayırsever işadamının yaptığı yatırım da boşa gitti böylece...
Kimse bir girişimde bulunmuyor, bu güzelim binanın hizmete girmesi adına…
Hal böyle olunca, onca yatırım çürümeye terk edilmiş vaziyette akıbetini bekliyor.
Buna, olayın içinde yer alan bir eski belediye başkan vekili olarak bizim de gönlümüz razı olmuyor…
Ne zaman önünden geçip gitsem üzülürüm, yetmez düşünürüm; bu güzelim eser nasıl kullanılır diye…
Böyle bir yolculukta, dostlarla fikir jimnastiğine girdik.
Her kafadan bir ses çıktı…
Sonuçta şu ortak noktada buluştuk…
“Vilayet ya da belediye iki katını varlıklı ama bakacak kimsesi olmayan yaşlılara, iki katını da evlerde bakımı olağanüstü zor Alzheimer hastaları için rehabilitasyon merkezi haline getirmez mi?” görüşü çıktı ortaya…
“Ülkemizin diğer illerinde böyle hizmetler varken, bizde niye olmasın” görüşü kuvvet kazandı.
Böyle bir kurum oluşturulsa, yalnızlık dolayısıyla sıkıntıya düşen çaresiz hasta ve kimsesiz yaşlılar, mallarını ve maaşlarını da kendilerine kucak açan kurumlara bağışlamazlar mı…
Bağışlarlar elbet…
Buna örnekler vermek mümkün…
O nedenle diyoruz ki milyonlar harcanarak yapılan hastane binasının yapılış sözleşmesi gözden geçirilerek değerlendirilmesi en doğru ve ideal yol olacaktır.
Böyle yapılsa, rahmetli hayırsever işadamı Ahmet Akkoç’un da ruhu sızlamaz…
Medeni ülkelerde olduğu gibi mutlu, hayırlı bir iş yapılmış olur…
Ağalar, beyler!
Gelin bu konuyu bir kez daha düşünün, bizim gibi…
Düşünmekle dahi, inanın hayırlı bir iş yapmış olursunuz.
Hele bir adım atın, gerisi kolay…
Hayır duaları gelir peşinden, bol bol…
Bu konuya kafa yoracak etkili ve yetkili herkese ve her kesime Bizim Bahçe’den “Laleler” gönderelim istedik şimdilik…
BU İL İKİ PROFESYONEL KULÜP TAŞIMAZ
Anladık, oynadık ve bildik top yuvarlaktır.
Adapazarıspor’un ikinci yarıyla birlikte başına gelenlere bakıp da “bu kadar da yuvarlak olmaz be birader” demekten kendimizi alamıyoruz bir türlü…
İlk yarıyı en yakın rakibinden yedi puan önde bitireceksin, sonra kalkıp ikinci yarıda oynadığın tüm maçlarda biri hariç, hepsinde puan kaybedeceksin.
“Bu kadarı da fazla” dedirten bir gevşeklik söz konusu…
Şimdi Adapazarıspor cephesinde herkes bu çok bilinmeyenli denklemi çözmeye çalışıyor.
İşin içinden çıkabilene aşk olsun…
Çöküş süreci duracağı yerde, devam ediyor…
Kimi, İstanbul ağırlıklı oyuncularda arıyor suçu, kimileri getirip takımın tecrübeli hocasına yüklüyor vebali…
Anlayacağınız geçen hafta sonu kaybedilen Dikilitaş maçıyla, şampiyonluk bir yana, ikinci bile olmasına zor güzüyle bakılan Adapazarıspor’da güvenilen dağlara kar yağdı ve bu yıl da ümitler güneş görmüş kardan adam gibi eriyip gitti…
Ben şunu söylerim hem de iddialı şekilde; Bu il ya da bu şehir iki profesyonel takımı taşıyamaz…
“Bizden daha küçük illerde bir değil, iki hatta üç takım mücadele ederken profesyonel liglerde, bizde niye olmasın ya da olmuyor?” diyenler olabilir.
Cevap olarak geçmişte yaşanan Karadenizspor, Mithatpaşa ve Sapanca örneklerini verebiliriz.
Onlar hem de 3. Lig takımlarıydı…
Şimdi neredeler…
Adapazarıspor için de iyi niyetle çıkıldı yola, bir fanteziydi ama tutmadı ya da olmadı.
Israrda fayda yok.
Zararın neresinden dönülse kardır.
Bu ilin tek takımı var.
O da Sakaryaspor…
Adapazarıspor ile boş yere zaman tüketenler enerjilerini çoluk çocuk elinde oyuncağa dönen Sakaryaspor için kullansalardı, inanın Sakaryaspor ne bu durumlara düşerdi ne de Adapazarıspor üzüntüsü yaşanırdı…
Sakın Adapazarıspor bu hale düştü diye bunları yazıyor sanmayın…
Böyle olmayıp Adapazarıspor şampiyon olsaydı da fikrim değişmezdi.
Ne dedik, bu il mevcut koşullar içerisinde iki profesyonel kulübü taşıyamaz.
Karadeniz, Mithatpaşa ve Sapanca deneyimlerinden sonra bunun aksini düşünen varsa eğer, açık olsun yolu…
Kırılmasın bugünkü gibi kanadı kolu…
Bu duygularla düşünceme iştirak eden etmeyen herkese, bir kez daha muhasebe yapması adına Bizim Bahçe’den “Leylaklar” gönderelim istedik.
HOCA-TALEBE BULUŞMASI!
Geçen hafta sonunu ilimizde geçirerek temel atma ve açılış törenlerine katılan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, ayrıntısı bol ve geniş kapsamlı konuşmasını ilgiyle dinleyen, izleyen kalabalık bir grup vardı, Orhangazi Kültür Merkezi’nde…
Protokol hayli zengindi…
Bakan öncesi mikrofona gelen konuşmacılar kısa ve öz değerlendirme yapıp inerken kürsüden, belli ki sözün ve zamanın büyük bölümünü Bakan Eroğlu’na bırakıyorlardı.
Eroğlu da ülkenin AK Parti öncesi ile sonrasını mukayeseli şekilde ortaya koyarken çarpıcı sözlerle; hükümete, Başbakan’a ve belediye başkanlarına övgüler yağdırmayı ihmal etmiyordu.
Bu arada kendisini ilgiyle izleyen AK Parti İl Başkanı Recep Uncuoğlu’nun da gönlünü kazanırken; Uncuoğlu’nun kendi talebesi olduğunu da söylemeyi ihmal etmedi.
Bakanın sözlerini tebessümle karşılayıp tasdik eden genç il başkanının keyfine diyecek yoktu.
Hoca ve talebesinin yolları bu defa memleket ve millete hizmet yolunda AK Parti’de kesişiyordu anlaşılan...
Başarılı Bakan Eroğlu ve İl Başkanı Uncuoğlu’na, bu doğrultuda Bizim Bahçe’den, yollarının açık olması dileğiyle “Leylaklar” gönderelim istedik.
TENİS KULÜBÜNE İLGİ
Serdivan’da gerçekleştirdikleri kapalı-açık kortlarla tenis sporuna sevdalı gönüllere sıcak bir zemin hazırlayan Serdivan Tenis Tesisleri’nin üst kısmında yapılmakta olan yüzme havuzu ve kafeterya bölümlerinde de sona gelinmek üzere…
Tesisin büyük ortağı Hasan Tarhan “Kortların hizmete girdiği günden beri gösterilen ilgi, böyle bir tesisin daha önce açılması gerektiğini gösteriyor” diyerek, diğer bölümlerin de bitirilmesi için sürenin kısaldığının altını çizdi.
Spora olan yatırımlarının karşılığını almaları dileğiyle, başarılı işadamı Hasan Tarhan ve ona bu konuda destek olan dostlarına, kolaylıklar dileğiyle Bizim Bahçe’den “Leylaklar” gönderelim istedik.