AK Parti’de kongre süreci önümüzdeki ay başlayacak…

Gerek tavandan, gerekse tabandan verilen mesajlar partide büyük bir değişim yaşanacağı yönünde…

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bize yeni Ömer’ler lazım” diyor…

Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz da tabanda bir değişim arzusu olduğunu söylüyor…

AK Parti’nin halk nezdinde kaybettiği güven ve itibarını bu şekilde geri kazanacağı varsayılıyor…

Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın kuracağı partilere tabandan bir kayma yaşanmaması için bu yönde bir tedbire başvuruluyor…

İyi güzel de kim değişecek AK Parti’de?

Bakan ve milletvekilleri değişmedi mi?

Belediye başkanlarının büyük bir bölümü zaten değişmedi mi?

Ha keza belediye meclis üyeleri değişmedi mi?

İlimizden örnek verelim:

Sakarya’da Büyükşehir, Adapazarı, Erenler, Sapanca, Akyazı, Ferizli, Hendek, Taraklı ve Söğütlü belediye başkanları yeniden aday gösterilmedi…

Belediye başkanlarının yarısından fazlası değişti…

Ha keza belediye meclislerinde de hatırı sayılır bir değişim gerçekleştirildi…

AK Parti’nin Sakarya il başkanı da değişti…

Yunus Tever’in partinin başına gelmesiyle birlikte yönetim kurulunun da yarısı yenilendi…

Genel seçimlerde üç milletvekili tekrar aday gösterilmedi…

Bu itibarla milletvekillerinin de yarısından fazlası değişmiş oldu…

Bütün bunların yanında Bakanlar Kurulu’nda üç bakan haricinde topyekûn bir değişim yaşandı…

Milletvekillerinin yarısı yeniden aday yapılmadı…

Parti üst yönetiminde de benzer bir tasarrufa gidildi…

Peki bunca değişim neticesinde partide herhangi bir kıpırdanma oldu mu?

Oy oranlarında gözle görülür bir artış yaşandı mı?

AK Partili taban memnun edilebildi mi?

AK Parti’ye oy vermemiş insanlar bu yaşanan değişimler neticesinde AK Parti’ye yöneldi mi?

Bu soruların cevabını hepimiz az çok tahmin edebiliyoruz…

Ama bilerek ama bilmeyerek bir şeyi atlıyoruz…

O da şu ki AK Parti’de değişmesi gereken sadece kadrolar ve isimler değil…

AK Parti’de her şeyden önce bir zihniyet değişimine ihtiyaç var…

Her şeyden önce söylemin değişmesi gerekiyor…

Nefret dilinin terk edilmesi, insanların “Hain, bölücü, o’cu, bu’cu, şu’cu” diye yaftalanmaması gerekiyor…

Vatandaşların “Bizden-onlardan” diye ayrıştırılmaması, kutuplaştırma siyasetinin terk edilmesi gerekiyor…

Trolcü kafa yapısıyla hesaplaşılması gerekiyor…

Ehliyet ve liyakate önem verilmesi, hukuk ve adaletin her bakımdan tesis edilmesi, bir türlü düzelmeyen ekonominin bir an önce rayına oturtulması gerekiyor…

İfade ve düşünce özgürlüğünün temini gerekiyor…

Havuz medyasından ziyade özgür bir basın ortamının sağlanması gerekiyor…

“Bizi uçuracak” denilen ancak aksine bizi daha da geriye götüren hükümet sisteminde köklü değişiklikler yapılması gerekiyor…

Evet, değişmesi gereken kişiler de var partide…

Örneğin bunların en başında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak geliyor…

Hemen hemen toplumun ve parti tabanının kahir ekseriyeti Albayrak’a ve icraatlarına güvenmiyor…

Kendisinin uluslararası piyasalarda da bir karşılığı olduğu düşünülmüyor…

Paket üstüne paket açıklanıyor ama ekonomide gözle görülür bir iyileşme yok…

Millet işsizlikten kırılıyor…

Zamlar aldı başını gidiyor…

İnsanlar boğazına kadar borca batmış durumda…

Benim ikili görüşme yaptığım hemen hemen tüm partililer Albayrak’ın acilen değişmesi gerektiğini, sırf bu tasarrufun bile partiyi rahatlatacağını söylüyor…

Ama gelin görün ki bunu partide hiç kimse dile getiremiyor…

Bunu dile getirmek bir yana kimi kesimlerce Erdoğan’a yakınlaşmak adına Berat Albayrak’a şirinlik bile yapılıyor…

Partinin hali pür melali bu işte…

Herkes bir şekilde yerini korumanın ve sağlamlaştırmanın yollarına bakıyor…

İstisnaları hariç tutuyorum, çoğu partili “Benden sonra hayat tufan” anlayışıyla hareket ediyor…

Evet, değişim arzusu var partide ve toplumda…

Ama dediğim gibi bu arzu sadece kişilerle sınırlı bir arzu değil…

Hazır kişiler demişken şunu da söylemeden geçemeyeceğim:

AK Parti üyelerinin tamamının katıldığı bir anket düzenleseler ve de “Partide kimleri görmek istemiyorsunuz” diye sorsalar, yerelde ve genelde sizce kimlerin isimleri verilirdi?

Bu soruya objektif bir cevap verilebilir ve alınan yanıtın gereği de yapılabilirse AK Parti’de asıl değişim işte o zaman sağlanmış olur…

Gerisi laf-ı güzaf!

 

Hangi birlik, hangi beraberlik?

AK Parti’de yaşanan istifalar ve yeni parti kurma girişimleri sonrası üst üste toplantılar yapılır oldu…

Bu toplantılar sonrasında da her defasında klasik bir cümle kuruluyor:

“Birlik ve beraberliğimiz sürecek!”

Hangi birlik, hangi beraberlik Allah aşkına!

Senin partinde başbakanlık yapmış, bakanlık yapmış, milletvekilliği, belediye başkanlığı, il ve ilçe başkanlığı yapmış birçok insan arkasına dönüp bakmadan basıyor istifayı…

Sen hala içeride birbirini yemekle meşgulsün…

Çoğu insan birbirinin arkasından atıp tutuyor, birbirinin kuyusunu kazıyor…

Hala daha eski alışkanlıklarla ön kesmelere, çelme takmalara çalışıyor bazı partililer…

Partinin bazı belediye başkanlarına ve bu başkanların bazı tasarruflarına karşı homurdanmalar yaşanıyor…

Kendi partilerinin belediye başkanlarını hazmedemeyen, onların arkasından iş çeviren ve aleyhinde konuşan insanlar bile var…

Herkes kendince bir grup oluşturmuş durumda…

Teşkilat içindeki insanlar “Şuna yakın isimler, buna yakın isimler” gibi kategorilere ayrılıyor…

Siz bakmayın bütün fotoğrafların yan yana verildiğine!

Partide kim kimin adamı, kim kime hizmet ediyor, kim kimden besleniyor herkesin malumu…

En acısı da partide kan kaybı yaşanan bir ortamda bunların oluyor oluşu…

Bu laf bugünlerde çok tekrarlanıyor ama ben de söylemeden edemeyeceğim:

Anavatan ve Doğru Yol Partisi de kendisini böyle bitirmişti!

 

İl başkanı da değişecek mi?

AK Parti’deki değişim beklentisinden sözü açtık, aynı yerden devam edelim…

Önümüzdeki ay AK Parti’de kongre süreci başlayacak…

Peki, Sakarya’da ne olacak?

İl başkanlığında henüz bir yılını doldurmayan Yunus Tever’in görevini sürdürmesi bekleniyor…

Başka hesapları olan, başka rüyalar gören insanlar da yok değil tabi!

Bunların çaba ve gayretleri, bire bir markajları ve kulis faaliyetleri ne kadar etkili olur bilemiyorum…

Ama şu aşamada büyük bir sürpriz olmazsa Yunus Tever’in görevini sürdürmesi bekleniyor…

Yönetim Kurulu’nda da köklü bir değişiklik olacağı söyleniyor…

Bu yönde bir beklenti hâkim…

Partideki muktedirler ellerine kâğıt kalemi alıp kendilerine yakın isimleri yönetime yazdırmanın gayreti içerisine girecekler yine…

Hep kızılca kıyamet de bu yüzden kopuyor partide!

Bence bu iş il başkanına bırakılsa çok daha iyi olur…

İl başkanının birlikte çalışacağı, beraber yol yürüyeceği insanları bizzat seçmesinden daha doğal ne olabilir!

Tabii ki genel merkezle ve diğer ilgililerle istişare yapılmalı…

Ama il başkanına herhangi bir isim dayatması olmamalı…

Dışarıdan baktığın zaman vatandaş nezdinde il yönetim kurulu üyelerinin pek de önemi yok aslında…

Herhangi birini çevirip AK Parti’den 5 yönetim kurulu üyesi say desen kimse sayamaz…

Bu, daha ziyade parti içindeki iktidar mücadelesi ile alakalı bir konu…

Vallahi kimi alırsınız, kimi almazsınız ben bilemem…

Bana soracak haliniz de yok!

Ama Allah aşkına iş takibi yapan, ihale kovalayan, parti yönetim kurulu üyeliği sıfatıyla önünü açmaya çalışan, bütün amacı kendi reklamını yapmak olan, toplum nezdinde en ufak bir saygınlığı ve karşılığı olmayan, herhangi bir özelliği ve becerisi bulunmayan, partiyi kendi işleri için bir araç olarak gören ve arkasında güç olarak kullanan insanları almayın o yönetimlere!

 

İstifa furyası başladı

İlimiz eski Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün de aralarında bulunduğu ekip, AK Parti MYK toplantısı sonrası ihraç istemiyle disipline sevk edilmişti…

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere bu kişiler partiden istifa ettiklerini açıkladı…

Bence çok bile beklediler…

Tıpkı Ali Babacan gibi bu işi en başta yapmaları gerekirdi…

Bu istifalarla birlikte bir de furya başladı…

İlimizde de Ender Serbes ve Hüseyin Gürsoy gibi tanınmış iş adamları başta olmak üzere istifa edenler oldu ve oluyor…

Türkiye’nin her yerinden benzer istifa haberleri geliyor…

Ali Babacan hareketinin partileşmesiyle birlikte bir de bu cenahtan istifalar yaşanacak…

Ülkeyi 17 senedir tek başına yöneten ve hala daha gücünün zirvesinde olan bir partiden dahi istifa ediyorsa insanlar, bu partide çok ciddi rahatsızlıklar var demektir…

Öyle ya…

Kim durup dururken iktidar imkanlarını ve gücünü elinin tersiyle itip de ne olacağı belirsiz bir maceraya atılır ki!