İlimizde GDO’lu (genetiği değiştirilmiş organizma)  tohumun toprağa düştüğü günleri hatırlarım…

O güzelim organik tohumları zamanla eritip yok edecek olan ithal GDO’lu tohumların ülkeye ve ilimize girişini düğün dernek, davul tokmak kutladığımız günlerdeki aymazlığa gel de yanma, bugünkü koşulları ve dolup taşan hastaneleri görüp de…

Zehir nasıl da altın tepside sunuldu ve bu zokayı nasıl da yuttuk milletçe…

Yeni yeni anlıyoruz ülke insanını sinsici etkisi altına alan, her hastalığın kaynağı o ithal ve genetiği ile oynanmış tohumların sırrını…

AK Parti hükümetinin bu konudaki ihmali ve dahi kayıtsızlığı, affedilir gibi değil…

Ne kadar çabalasak da uyarmak adına onları, netice almak şöyle dursun, daha da kötü sonuçlara götürdüler uygulamalarıyla…

Batılı ülkelerin bu konudaki şövenist duygu ve tavırları dahi etkili olamadı, bu tür tohumların ve gıda maddelerinin kullanımı azalacağı yerde, giderek daha da arttı.

İnsanlarımızın ve dahi yetkililerin ufkunu açan deliller ve örnekler ortaya koyarak sadece yetkililerin değil, tüketicinin de uyanmasını sağlayan yürekli, bilgili, donanımlı ve her şeyden öte imanlı ve sorumlu bilim adamlarına ve onlara sütunlarını, sayfalarını açan medya dünyamıza, ne kadar teşekkür etsek azdır…

Şimdi gıda terörüne savaş açan bakanlıklara, onların alt yapısını hazırlayan ilim adamlarına ve onlar arasında özellikle de Prof. Dr. Ahmet Maranki’ye bu halk ve devlet çok şey borçludur…

Maranki, tek başına bir ordu sanki!

Yaptığı TV programları ve yazdığı kitaplarda öyle örnekler veriyor ve yenilen içilen konusunda vatandaşı uyandırıyor ki, takdir etmemek elde değil...

Beyaz TV’deki programını pürdikkat izliyorum...

Bir insan bu kadar mı donanımlı, iddialı, bilgili ve de inançlı olur…

Sağlığını düşünen, mutlak sona sağlıklı ulaşmak isteyen herkes bu sese kulak vermeli…