Bismillahirrahmanirrahim

Son günlerde birden gündeme düşen, ilgi de çeken, epeydir kendisinden ümidini yitirmiş bir toplum olarak yaşadığımız bir konuya ben denizde bu tartışmaya bir soru ile katılmış, “adalet mi istersiniz, yoksa merhamet mi?” diye sormuştum. 

Meselenin çok derinlerde ve eskilerde olduğunu ve tarihte ki herkesin dert yandığını, dünyanın ve insanlığın bu ortak ve mühim meselesine bir ışık tutup adaleti düşüncenin konusu yapabilmek için bir ufuk açabilir miyim diye yazımın konusu yapmak istiyorum.

İnsanlık adaleti aramanın onu bulmanın tarihi desek hiç de mübalağa etmiş sayılmayız! Peki, bu insanlığın binlerce yıldır bulmaya çalıştığı, yaşatmayı istediği “adalet” kavramı nedir?

Adalet kavramı çok büyük bir kelimedir. Kimse dünyada mutlak anlamda adaletle davrandığını iddia edemez. El-Adil ismi vardır Yüce Mevla’mızım. Mutlak Adalet ahirette Cenabı Hak tarafından tecelli ettirilecek şeyin adıdır mutlaka.

Adalet; eşyayı (her şeyi-mülkü) yerli yerine koymak anlamına gelir. O yüzden eşyanın hakikatini bilmeyi gerektirir. Yukarıda sorduğum sorunun cevabı doğru verebilmek için şunu mutlaka bilmek gerekir; Adalet, Merhametin içinde açan bir çiçeğe benzer. Çiçeğin taç yapraklarına Merhamet, açılınca ortasından gülümseyene Adalet, insanlığa yaşattığı saadete ise Muhabbet denir. Sıralamayı artık şöyle yapabiliriz; Merhamet-Adalet-Muhabbet".