Sakarya'nın Karasu ilçesinde yaşayan 60 yaşındaki Yunus Çelik, çocukluk yıllarında çalışmak için Almanya'ya gitti. Burada 40 yıl boyunca çalışan Çelik, eline geçen her ürünü antika olacağı düşüncesiyle evinin bir köşesine koydu. Topladığı ürünleri yıldan yıla ülkesine getiren antika meraklısı, Türkiye'deki evini 700'den fazla antika ürünle adeta müzeye çevirdi. Parçalar arasında saat, radyo, mızıka, kantar, ustura, vazo, kumanya, mekik makinası ve buna benzer birçok ürün yer alıyor. Antika ürünleri evin dört bir yanına büyük bir özenle yerleştiren Çelik'e misafirlik için gelen dostları kapıdan girdiklerinde bu manzara karşısında büyük şaşkınlık yaşıyor.

----


ANTİKA MERAKI 40 YIL ÖNCE BAŞLADI
Antika tutkusunun kurdun kan yalamasına benzeten Yunus Çelik, antikaya olan aşkının her geçen gün çoğaldığını belirterek, “Antika merakı bende 40 yıl önce başladı. Önce bir kaç parça derken, kurdun kan yalaması gibi oldu, iştahım kabardı. Bu noktaya kadar getirdim. Yelpaze çok geniş, bir yere takmadım kafayı. Ustura, mızıka, kantar, radyo, saatler aklınıza ne gelirse. 700'den fazla farklı dekor ve süs eşyası ile aletler bulunuyor. Vazolar, kumanya, tartı aletleri, halı mekikleri var. Buradaki en eski ürün kantarlardır. 1900'lü yılların ürünleri var burada. Burası tamamen tarih. Postane kantarları var elimizde 50'den fazla” dedi.

----


ÖLENE KADAR VAZGEÇMEYECEĞİM
Kendisine ait ‘müze eve’ bazı vatandaşın tepkisiz kaldığını, bazılarının ise hayranlık duyduğunu belirten Çelik, “Vatandaşlarımızın bazıları pek ilgi göstermiyor. Buraya öyle arkadaşlar geliyor ki hayran kalıyorlar. Birilerine gösterdiğim zaman mutlu oluyorum. Bu hurdaları buraya neden getirdin diyenler de var. Şaşırtıcı buluyorlar, pozitif güzel buluyorlar. Takdir ediyorlar, ben de büyüteceğim bu işi. Ölene kadar dönmek istemiyorum. Buraya müze ev diyorlar, benim evim müze gibi. Dışarıdan yalnızca bir ev gibi gözüküyor ama içine giren şaşırıyor. Sergilemek için farklı projelerim var” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi