17 Ağustos 1999... Sakarya’yı tarifi imkansız acılara boğan, asla unutamayacağımız bir tarih. Saat 03.02’de herkesi derin uykudayken yakalayan, 45 saniyede tüm şehri yerle yeksan ederek ardında derin acılar bırakan o büyük felaketin 20. yıldönümündeyiz.

Her yıl 17 Ağustos’ta acılarımız tazelenir, hüzünleniriz. Çünkü her birimizin mutlaka canı yanmış, ya ailesinden, akrabalarından, komşularından veya arkadaşlarından birileri bu felâkette hayatlarını feci bir şekilde kaybetmiştir. Yaralı kurtulup sakat kalanlar, evleri, barkları, işyerleri yıkılıp acı üstüne acı yaşayanlar... Bu ağır travmayı uzun süre hiç birimiz atlatamadık. Yaralar sarılsa da, zaman herşeyin ilacı olsa da, hep bir yanımızın eksik olduğu depremzedeyiz hepimiz.

O büyük felâketten çıkardığımız en büyük ders ise; ‘deprem değil binalar öldürür’ gerçeği oldu.

Deprem kuşağı üzerinde yer alan ilimizde, yapı stoğunun ne kadar güvenli olduğu 20 yıl önce gözler önüne serildi. Felâketin boyutlarını büyüten en önemli etken, depremin şiddetinden çok, usulüne uygun yapılmayan binaların neden olduğu kayıplardı. Oysa Sakarya, depremin ne denli korkunç bir olay olduğu gerçeği ile defalarca yüz yüze gelmişti. Ama maalesef her seferinde aynı büyük acıları yaşamaktan kurtulamadık. 3 büyük deprem geçiren Sakarya, son depremin ardından iyi bir ders çıkarmalı. Şehirleri imar edenler, aklın ve bilimin öngörüsüne uymalı.

Sakarya’nın depremler kronolojisine baktığımızda, 20 Haziran 1943’te meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki Hendek Depremi; Adapazarı, Hendek, Akyazı ve Arifiye’de oldukça ağır hasara neden olmuş. Bu depremde 304 insan yaşamını yitirirken 234 kişi ise yaralanmış...

22 Temmuz 1967 Mudurnu Depremi: Cumartesi günü akşam saatlerinde, Mudurnu Vadisi’nde 7.1 büyüklüğünde yıkıcı bir deprem meydana gelmiş. Arifiye civarında, ana şok sırasında hasar görmüş binlerce ev, izleyen günlerde meydana gelen artçı depremler sonucu tamamen yıkılırken, 83 kişi hayatını kaybetmiş...

Ve 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi...

Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan büyük deprem, 17 Ağustos 1999 Salı günü sabaha karşı saat 03.02’de meydana gelirken, 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki sarsıntı, Sakarya’da büyük can ve mal kaybına neden oldu... Resmî verilere göre bu depremde 3 bin 891 insanımız hayatını kaybetti, 7 bin 284 insanımız yaralandı. 19 bin 43 konut ve 4 bin 68 işyeri ağır hasar, 12 bin 220 konut ve bin 963 işyeri orta hasar, 18 bin 712 konut ve bin 675 işyeri ise hafif hasara uğradı. Bu depremleri birer felâkete dönüştüren ortak etken; şüphesiz güvensiz binalardı.

 

DEPREM GÖRMÜŞ BİNA UYARISI
Geçirilen depremlerde bu kadar büyük bir kaybın yaşandığı bölgemiz yine aynı tehditle burun buruna... Biliminsanları, yaklaşan büyük bir depremi hatırlatarak, çok büyük kayıpların yaşanacağını söylüyor. Ama nafile... Yine, “Bize bir şey olmaz, tehlikelere şerbetliyiz” diye hareket ediliyor... Yıkıcı bir depremin adım adım yaklaştığının altını çizen biliminsanları, özellikle deprem görmüş binalar için acil çözüm üretilmesi için uyarı yapıyor. Bu konuda en güncel haberleri sayfalarımıza taşıyarak bu hayatî mesajların yerine ulaşması için biz de katkı vermeye çalışıyoruz. Gündeme taşıdığımız en ciddi uyarılardan biri de, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Naci Çağlar’dan geldi: 1997 öncesi binalar risk altında!

Her an olabilecek deprem riskine karşı yapılarla ilgili uyarılarda bulunan Prof. Dr. Çağlar,  özellikle 1997 yılı öncesi yapılan binaların tasarım ve yapım kalitesinin genel olarak yetersiz olduğunu vurguluyor. Deprem yönetmeliğine uymayan binaların varlığının olası depremde ciddi riskler taşıdığını da önemle hatırlatıyor.

Araştırmalara göre, bu yapıların yaklaşık yüzde 5’inin ağır hasar almış veya yıkılmış olmakla beraber, ayakta kalmayı başarmış olan yüzde 95’i de depremde yıkılan binalarla benzer özelliklere sahip. Yani olası bir deprem yine büyük bir felâkete dönüşebilir! Bu binaların “acil” statüsünde incelenmesi gerekiyor.

 

SAKARYA İÇİN TEDBİR KAÇINILMAZ!
Depremden kaçışımız yok. Ancak depremi en az zararla atlatabilmek için tedbirler alınabilir. Bunun yolu da; ciddi revizyonlardan geçen 1997, 2007 ve 2018 yılları ‘Türk Deprem Yönetmeliği’ni uygulamaktan geçiyor. Bu konuda kararlılık göstermeye ve destek vermeye her zaman hazır olduklarını belirten Prof. Dr. Çağlar’ın, “Her an bir depremle karşılaşılabileceği gerçeğiyle hareket etmeliyiz. Adapazarı ve civarının zemin yapısı dikkate alındığında Marmara bölgesinde ve İstanbul’da olabilecek şiddetli bir depremin Sakarya’yı da etkileyeceği açıktır. Tüm bu gerçeklerle yüzleşerek Sakarya için depreme karşı tüm tedbirleri almış ve hazırlıklarımızı tamamlamış olmak zorundayız. Bugün yürürlükte olan Türk Deprem Yönetmeliği’nin titiz bir şekilde uygulanmasının sağlanması, depreme dayanıklı yapı üretiminin temel adımıdır” sözü dikkate alınmalıdır.

17 Ağustos’un yıl dönümününde o günleri tekrar anarken, hissedilen derin üzüntüyü birlikte idrak ediyoruz..

Sakaryalı’nın dinmeyen büyük acısı olan depremin 20. yılında, hayatını kaybeden hemşehrilerimizi rahmetle anıyor, Allah’tan, böyle acıları bir daha yaşatmamasını diliyorum.