Gün geçmiyor ki bir saldırı, şiddet haberi düşmesin gündeme…

Sağlıkta şiddete karşı mücadele ederken, son dönemde öğretmenlere şiddet olaylarını da duyar olduk ne yazık ki…

İstanbul Eyüp’te bir okul müdürünün, öğrencisinin elinde ne aradığını anlayamadığımız tabancadan çıkan kurşunlarla can verdiği haberiyle sarsıldık son olarak…

Ömrünü, bu ülkenin geleceği gençleri yetiştirmeye, memlekete faydalı bireyler haline getirmeye adamış bir eğitimcinin, hem de kendi öğrencilerinden birinin eliyle can vermesi, neyle ve nasıl izah edilebilir!

“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” düsturunu benimsemiş necip bir milletin öğretmenlerinin maruz kaldığı bu şiddet, bu fena muamele asla ve kat’a kabul edilemez…

İki kızı da öğretmen olmuş, kitap sevdalısı bir gazeteci olarak; eğitimcilerimizin, şiddet şöyle dursun el üstünde tutulması ve hak ettikleri saygıyı görmeleridir, umudumuz…

Tüm eğitim sendikalarının “eğitimde şiddet yasası”nın çıkarılması talebiyle, öğretmenlerin uğradığı can almaya varan saldırılara ses yükselttiği bu günlerde, dileğimiz odur ki tek derdi ve gayesi öğrencilerini geleceğe hazırlamak olan tüm eğitimcilerimizin, can güvenliğinin sağlandığı günler tez elden tesis edilsin…

Burada yasanın çıkarılması yanında, ailelere de büyük görevler düşüyor, hiç şüphesiz…

Zira ilk öğretmeni ana babası olan evlatlarımızın, öğretmenlerine gereken saygıyı göstermelerinin temeli ailede atılır mutlaka…

İstisnalar haricinde, bir öğrencinin öğretmenine tavrını, ailesinin tutumu da belirler elbette…

Amacımız hiçbir aileyi suçlamak değildir asla…

Bunca yılın verdiği tecrübeyle, bir küçük tavsiye olabilir ancak sözlerimizin maksadı…

Ezcümle, ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yeni nesil öğretmenlerin eseri olacaktır.” diyerek, ne denli önemli olduğuna işaret ettiği öğretmenlerimizin hak ettiği saygıyı gördüğü günlerin gelmesi dileğiyle, hayatını kaybeden öğretmenimize rahmet, ailesine ve Milli Eğitim camiasına sabır ve başsağlığı dilerken; eğitimde şiddet yasasını tez elden hayata geçireceğine inandığımız yetkili ve etkililere Bizim Bahçe’den  “kırmızı-beyaz karanfiller” gitsin istedik şimdiden…